TİCARET SAVAŞLARI VE KÜRESEL ETKİLERİ TRADE WARS AND GLOBAL IMPACTS
- Gürkan Kavrazlı
- Jul 14, 2019
- 4 min read
Updated: Jul 16, 2019

9 Temmuz Çarşamba günü Beykent ve Doğuş Üniversitelerinin Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi binasında ortaklaşa organize etmiş oldukları “ Ticaret Savaşları “ konulu konferansa katıldım.
Öncelikle üzülerek belirtmek isterim ki bu organizasyonda sektörden katılımcı göremedim. Tamamıyla akademisyenlerin katılımcı olduğu bir konferans gerçekleştirildi. Katılımcıları tek tek burada saymayacağım çünkü oturumların planını ve bu oturumlara iştirak edenleri ekleyeceğim görüntüde görüyor olacaksınız. Katılımcıların bazılarının paylaştıkları ve önemli gördüğüm notlarımı aşağıda paylaşıyorum. Sıkılmadan okumanız dilek ve temennilerimle.
Yapılan açılış konuşmalarından sonra ilk oturum ile konferans başlamış oldu.
Doç.Dr. Murad Yalçıntaş; Endüstri 4.0’a Futuristik ( kendi zamanına göre ileriyi öngörebilen, ilerici-modern çizgiler taşıyan ) – Biyolojik olgununda dahil edilmesi gerektiği kanaatinde olduğunu belirterek, oturum konusuna ait araştırma yapılabilmesi adına “Mc Kinsey Raporu 2017 “ önerisinde bulundu.

Songfeng Huang ( Çin Hak Cumhuriyeti İstanbul Ticaret Ataşesi ); konuşmasında Global ticarette dünya birincisi, lideri olmak gibi bir dertlerinin olmadığını, “ABD, sen birinci ol biz mutlu olmak istiyoruz “ şeklinde ifade etti. Acaba, “köprüyü geçene kadar Ayı’ya Dayı demek” mi istedi ve istiyorlar? Düşündürücü.

Kendilerinin ülke olarak çok akıllı olmadıklarını, 180 derece dönüş yapamadıklarını ve sadık dostluğa önem verdiklerini belirtti. Salon kendisini bu sözleri sonrasında alkışa boğdu ancak benim aklıma “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” atasözümüz geldi. Anladınız siz. Amerika – Çin arasındaki ticarette %1’ik bir azalmanın, Türkiye – Çin arasında %30’luk bir artış olduğunun göstergesi olacağını belirtti. Türkiye’nin lojistikte çok iyi olduğunu ancak kısa mesafe ( 1-2 km’lik ) lojistik süreçlerinde çok zayıf olduğunu belirtti. Buna birde örnek verdi; bir arkadaşının kendisi için Pekin Ördeği siparişi verdiğini ancak kendisinin unutmuş olduğu bu siparişinin aylar sonra kendisine ulaştığını anlattı, gülüştük. Ülkemizde medya organlarının “bomba, patlama, kaza vb.” haberleri yazmayı buna istinaden de halkımızın da bu haberleri okumayı çok sevdiğini söyledi. Oysaki bu yayın organlarının Türkiye – Çin arasında konuşulan, imza altına alınan ticaret antlaşmalarından bahsetmeleri ve bunları yazması gerektiğini ifade etti. Konuşmasına şu ifadelerle son verdi:
*Biz fırtınalı ve yağmurlu havalarda pencerelerimizi kapatmayacağız. Kapatırsak bu havanın güzel yanlarını görmekten mahrum kalırız.
*Bu fırtına havuzu kirletecek ancak biz küçük bir havuz değiliz.
Bu iki ayrı ancak birbirleriyle bağlantılı cümlelerden ne gibi çıkarımlarda bulunduğunuzu paylaşmanızı beklerim.
Dr. Öğretim Üyesi Ayfer Ustabaş; ABD’nin Çin’den daha çok ithalat yaptığını, araç satışı / ihracatı yaptığını bunun karşılığında Çin’den daha fazla yedek parça ithal ettiğini belirtti. İkili çekişmeler nedeniyle ABD ve Çin’in 2019 büyümelerinde, büyüme oranlarında düşüş yönlü revizyon yapıldığı ve bu düşüşün globalde etkili olduğunu ifade etti. Amerika otomotiv sektöründe Çin’e satışta %25’lik düşüşün söz konusu olduğu, ABD Ulusal Otomotiv Derneği’nin araştırmalarına göre 2019 ilk yarısında yaşanmış bu düşüşün sonucu olarak ABD’de 715.000 kişilik istihdam kaybının yaşanacağının öngörüldüğü anlatıldı. Otomotiv sektörünün çelik üretiminin %20’sini oluşturduğundan bu sektörde de düşüşün kaçınılmaz olduğu belirtildi. Çin’in kendi üretimini kendi iç piyasalarına sattığı, kendisine bile yetmediğinden ithalat yaptığı açıklandı.

📷Özge Bulut Maraşlı ( Doğan Holding Danışman );

ABD’nin kaybettiğini dijitalleşme ve turizm sayesinde nasıl geri aldığını anlattı. Medya kanalında dijitalleşmeye geçildiğini, dünyanın devi olan birkaç firmanın akıllı teknolojiyi ve dijitalleşmeye nasıl geçtiğini anlattı. Zamanının sınırlı olmasından dolayı anlatacak olduğu on ( 10 ) medya devinin ancak bir kaçından bahsedebildi ve bunlar; Warner Bros, Walt Disney, NETFLIX vb. şeklinde.
Beykent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Ferman; Konferansın açılışına yetişememiş olması nedeniyle arada yaptığı konuşmasında, bu savaşların henüz gerçek savaş olmadığını, şu anki durumdan tüm dünyanın zarar görmekte olduğunu söyledi. Milli Eğitim Bakanımız ile yaptıkları son toplantıda, Bakanımızın paylaşmış olduğu çok önem ve değer içeren şu cümlelerini paylaştı; “Dünün çözümleri bugünün sorunlarıdır” ve “Ara eleman değil, aranan eleman” şeklinde.
Doç. Dr. Evren Bolgün; Ticaret Savaşlarında yapılan ve yapılmakta olan Ticaret Antlaşmalarına ve bloklaşmaya dikkat çekti.
📷Prof. Dr. Emin Akçaoğlu;

Dünyanın Küreselleşmeden uzaklaşmaya başladığını ve Bölgeselleşmeye (Bloklaşmaya ) başladığının altını çizdi. AB gibi, Asya Beşlisi gibi vb.
Türk Kobilerinin de doğrudan dış yatırım yapmaları, yapabilmeleri kabiliyetine sahip olmalarının gerektiğini ifade etti. Çin2in ciddi anlamda dış yatırımlar yaptığından dolayı bu sebeple bu ülkeden korkulduğu ifade edildi. Bildiğimiz üzere Çin, ülkemizde de bir çok firma ile ortaklık kurmuş veya satın almıştır.
Prof. Dr. Ersan Bocutoğlu; “ Durmadıkça ne kadar yavaş gittiğinin önemi yoktur”.
“İnsanın hareketi maksatlıdır, maksatsız hareket olmaz”, diyerek Trump’ın hareketlerine dikkatleri çekti. Kendileri; “Çin teknolojide akım gücünü, pazarını kaybetmekte olduğundan “tatlı dil” politikasını kullanıyor ( Ticaret Ataşesi’nin konuşmasına gönderme yapıyor )”, diyerek konuşmasına devam etti. Çin’in ABD’nin Avrupa ile arasını açarak bir yandan da Almanya ile yakınlaşma çabasında olduğunu belirtti. Çin’in sloganı olan “Made in China 2025” ile her şeyi kendisinin üreteceğini ifade ettiğini anlattı.
Dr. Öğretim Üyesi Naci Yılmaz; 1970 sonrası Çin’de gerçekleşen büyük kentlere yapılan göçlerin bu ülkenin büyümeye başlamasında önemli bir etken olduğunu söyledi. ABD’nin Çin’i WTO ’a “The World Trade Organization ( Dünya Ticaret Örgütü- 1995 yılında kuruldu ), ülkesindeki kurumsal firmaları süspanse ettiği ve desteklediği gerekçesiyle şikayet etmiş olduğunu belirtti. Çin’in, teknoloji transferi sağlayabilmek için yatırım yapmak isteyen firmalar ile yapılan ve yapılacak antlaşmalara / sözleşmelere, firmaların yatırım yaparken ARGE çalışmalarını da Çin’de yapmaları şartını getirdiğini anlattı.
SONUÇ:
Ülkemizin lojistikte iyi olduğunu biliyoruz. Ancak ne var ki tüm taşıma tiplerini ve özelliklede demiryolu taşımacılığını kullanamadığımız aşikar. Dönemsel olarak denizyolu taşımacılığında artış olduğunu görüyoruz ki bununda sebebi çelik ürünlerindeki ihracat artışımız.

Çin’in dünyada birçok ülkede ciddi yatırımlar yaptığını biliyoruz. Bu ülkenin bir dünya devi olma isteği ve düşüncesi nedeniyle kontrol altında tutulması gerektiği ve zorunluluğu birçok kişi, akademisyen ve yazar tarafından vurgulandı. Bu konuda yapılanlar ve yapılmak istenenler doğru mu? Ne kadar başarılı? Ne kadar yeterli?
Ayı’mı olacağız, yoksa Dayı’mı? Diğer bir seçenek “Hiçbiri”…

Comentarios